MİRASTAN ÇIKARMA VE SONUÇLARI

YARGITAY İÇTİHATLARI DOĞRULTUSUNDA BONONUN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
24 Mayıs 2021

MİRASTAN ÇIKARMA VE SONUÇLARI

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510 ila 513. maddeleri arasında düzenlenen mirasçılıktan çıkarma, saklı paylı mirasçının saklı payını tamamen ya da kısmen ortadan kaldıran istisnai hallerden birisidir.[1] TMK m. 510-513’de düzenlenen  mirasçılıktan çıkarma (mirastan ıskat) ile miras bırakan tarafından saklı paylı mirasçıların belirli hallerde miras haklarından tamamen ya da kısmen mahrum bırakılmalarını sağlar. Başka bir deyişle, mirasçılıktan çıkarma; miras bırakanın, kanunda gösterilen sebeplerden birine dayalı biçimde gerçekleştirdiği tek taraflı iradesine dayanan ölüme bağlı tasarrufu sonucunda saklı pay sahibi mirasçısının saklı payı da dâhil olmak üzere miras payından tümden yoksun kalması ya da azaltılmış bir saklı pay dışında kalan miras payını yitirmesidir. Miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf özgürlüğü sınırsız değildir.

Miras bırakan, ölüme bağlı tasarruf özgürlüğünü, kanunda açıkça öngörülen konularda ve sınırlı sayıda ölüme bağlı tasarruf şekilleri ile kullanabilir. Miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf özgürlüğünü böylece sınırlandıran kanun koyucu, saklı paylı mirasçıların varlığı hâlinde bu özgürlüğü, bir noktada tamamen kaldırmıştır. Medeni Kanun, miras bırakanın bazı yakınlarının mutlak surette mirasçı olmalarını ve miras bırakanın bunlardan mirasçılık sıfatını kaldıramayacağını kabul etmiştir. Saklı paylı mirasçı olarak isimlendirilen bu kimseler, kanunda sınırlı sayıda düzenlenmiş ve saklı payları da ayrı ayrı tespit edilmiştir. Ancak saklı paylı mirasçıların bu ayrıcalıklı statüsü mutlak da değildir. Miras bırakana, birtakım sebeplerin varlığı hâlinde ve bir ölüme bağlı tasarrufla saklı paya dokunabilme yetkisi tanınmıştır. İşte bu durumda, mirasçılıktan çıkarmadan bahsedilir. Mirasçılıktan çıkarma, Miras Hukukumuz içinde ayrıcalıklı bir statüye sahip olan saklı paylı mirasçıların, özellik arz eden bu konumlarını bertaraf edebilmeye hukuken imkân veren, istisnaî bir müessesedir.[2] Mirasçılıktan çıkarma, cezalandırıcı çıkarma ve koruyucu çıkarma olarak ikiye ayrılmaktadır. Koruyucu çıkarma, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyun, saklı payın yarısı için geçerli olmak üzere mirasçılıktan çıkarılması olup, çıkarma konusu payın çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülenmesini gerektirir. Yani altsoyun çocuklarının hakkını koruma amaçlıdır.

Mirasçılıktan cezalandırıcı çıkarma ise mirasçının bazı davranışları sonucunda saklı pay sahibi olmayı hak etmeyecek olması nedeniyle bir özel hukuk cezası olarak karşımıza çıkmaktadır. Medeni kanun cezai amaçla mirasçılıktan çıkarma sebeplerini 510.maddede belirtmiştir. Buna göre ;

Mirasçı miras bırakana veya onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemişse,

Mirasçı ,miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse miras bırakan ,mirasçılarını mirastan ıskat edebilir.

Miras bırakanın sevdiği bir arkadaşına karşı işlenmiş bir suç nedeniyle de mirastan çıkarmak mümkündür.

Mirasçılıktan çıkarma vasiyetname ve miras sözleşmesi denen iki şekil ölüme bağlı tasarrufla mümkündür. Uygulamada genellikle vasiyetname ile yapıldığı görülmektedir. Mirasçılıktan çıkarmanın geçerli olması için, “miras bırakanın” buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmesi gerekir. Çıkarma sebebinin varlığı ispat edilemez veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmezse, saklı paylı mirasçı saklı payını alabilir. Ancak “miras bırakan” çıkarma sebebinde açıkça yanılmışsa, bu durumda, çıkarma geçersiz olur.

Mirasçılıktan çıkarma, mirasçılık sıfatını sona erdiren hallerden birisini teşkil etmektedir. Nitekim TMK md. 511/1 uyarınca mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi tenkis davası da açamaz. Mirasçılıktan tamamen çıkarılan kimsenin mirasçılık sıfatı ortadan kalkmaktadır. Miras bırakan, mirasçısının saklı payında tamamıyla ıskat edebileceği gibi bunun bir kısmı üzerinden de ıskat edebilir.

Medeni kanun gereğince miras bırakan tarafından aksine tasarruf yapılmamışsa ıskat edilen kimse, miras bırakandan önce ölmüş gibi miras hissesi varsa altsoyuna yoksa miras bırakanın diğer yasal mirasçılarına geçer. TMK md. 641 uyarınca mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Mirasçılıktan çıkarılarak mirasçılık sıfatını yitiren saklı paylı mirasçı ise bu sıfata bağlı olan haklar ve yükümlülükler son bulduğu için tereke borçlarından müteselsil ve kişisel olarak sorumlu olmaktan kurtulur.

Miras bırakan her ne kadar vasiyetname ile mirasçıyı mirasçılıktan çıkarsa da bu tasarruf kesin değildir ve belirli koşullarda iptal edilebilir. Bu kapsamda murisin mirasçılıktan çıkarma kararı, tasarrufun iptali ya da tenkis davası ile ortadan kaldırılabilir. MK md.542/I hükmüne göre; “Miras bırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir”. Miras sözleşmesi ile gerçekleştirilen mirasçılıktan çıkarmadan dönme konusunda uygulanacak kurallar, vasiyetnameler ile aynıdır.

Miras bırakan, vasiyetnamesine konu ettiği mirasçılıktan çıkarmadan da, sonraki bir vasiyetnamesi ile serbestçe dönebilecektir.  Mirastan ıskat haksız olabilir ve mirasçının korunmaya değer menfaati bulunabilir. Kanun ıskata itiraz ve ıskatın iptali imkanlarına yer vermiştir. Iskatın iptalini talep ve dava hakkı mirasçılıktan çıkarılan mirasçıya aittir. Mirastan ıskatın iptali davası diğer yasal mirasçılarla atanmış mirasçılara karşı açılır. Burada davacı ıskatın sebebinin bulunmadığını veya yanlış olduğunu iddia edecektir. Davacı ıskatın sebebinin bulunmadığını veya yanlış olduğunu iddia ederken davalılar yani diğer yasal ve atanmış mirasçılar da ıskat sebebinin doğru olduğunu ispat etmek zorundadırlar. Yani burada ispat yükü davalılardadır. Davalılar ıskat sebeplerinin varlığını ispat edemezse miras bırakanın vasiyetnamesindeki tasarruf iptal edilir ve mirasçılıktan çıkarılan şartlara göre saklı payı veya miras payını geri alır. [3]

 

Mirasın Reddi İle Karşılaştırılması

TMK m. 599/1 hükmüne göre; mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. TMK m. 599/2 uyarınca da kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Söz konusu hükümler miras hukukuna egemen olan külli intikal (külli halefiyet) ilkesini düzenlemektedir. Bu ilke, bir kimsenin malvarlığının, hukuk düzeninin saptadığı bir olgunun gerçekleşmesi üzerine, bu malvarlığını oluşturan hukuki ilişkilerin kanunun aradığı devir koşulları aranmaksızın tümden veya kısmen başka bir kimseye geçmesini anlatmaktadır.[4]  Miras red edilerek bu geçiş önlenmektedir. Yani bu işlem miras bırakanın değil, miras bırakılanın yapabileceği bir işlemdir.


[1] Ersöz, Oğuz, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/881084.

[2] Baydar, Utku, Türk Medeni Kanununa Göre Mirasçılıktan Çıkarma, T.C. İstanbul Üniversitesi Özel HUKUK Anabilim Dalı, 2005.

[3] Mirasçılıktan çıkarma sebepleri ve hükümleri.

[4] ANTALYA, O. Gökhan/SAĞLAM, İpek, Miras Hukuku, 3. Baskı, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2015, s.53.

 

 

 

 

 

 

 

 

.